Ağrıdağı Efsanesi Kitap Yorumu

Kitabımız Yaşar Kemalin 1970 yılında yayımlanan eserlerinden biri olan Ağrıdağı Efsanesi dir. Yapı Kredi Yayınlarından çıkan kitabın kapak resmini ünlü ressam Abidin Dino çizmiştir.Aynı zamanda Kitabın içerisinde de resimler mevcuttur.Onları da Abidin Dino çizmiştir. Kültürümüzle ilgili destanları bu şekilde bize aktaran büyük usta Yaşar Kemalin kalemi çok güçlüdür.

Roman Kahramanları

AHMET

 Geleneklerine bağlı, onurlu bir yiğittir.  

Ahmet karakteri

MAHMUT HAN

Gülbahar’ın babası. Zalim inatçı ve biraz da korkak bir paşadır.

Mahmut Han karakteri

GÜLBAHAR

Mahmut Han’ın açık tenli güzel bir kızıdır.  Babasını çok seven yine de aşkı uğruna her şeyi göze alan, zeki ve cesur bir kızdır.

Gülbahar karakteri

SOFİ

 Uzun, aksakallı, akıllı, yaşlı, Ahmet’in ustası, çok iyi kaval çalan ve Ahmet’in akıl hocası ve dostudur.

Sofi karakteri

MEMO

Beyi Mahmut Han’a çok sadık ama Gülbahar’ı hayatı bahasına seven ve onun uğruna ölmeyi göze alan, sadıkane bir aşık ve yiğit birisi.

Memo karakteri

YUSUF

Gülbahar’ın kardeşi korkak kardeşidir.

Yusuf karakteri

KERVAN ŞEYHİ

Önemli ulu bir ermiştir.

Kervan Şeyhi karakteri

HOŞAP PAŞA: 

Şeyhin mürididir.

Hoşap Bey karakteri

KİTABIN ÖZETİ

Ağrıdağı Efsanesi Ağrı dağının eteklerinde yaşayan Ahmet’in evinin önüne bir kır at gelip durur. Köyün erenlerinden olan Sofi bu atı ilk görendir. Sofi atı üzerindeki eyerindeki sembolden atın zengin birinin olduğunu anlamıştır. Gerindeki sembol de ona tanıdık gelmiştir. Ahmet’e bağırır evin dışına çıkan Ahmet evinin önündeki kır atı görür. Ne yapacağını bilemez. Sofi ona atı 3 kere uzağa bırakmasını söyler yine gelirse at onundur At Haktan gelmiştir. Ahmet’in hakkıdır. Atı artık sahibine veremez. Köylüler ve civar köyden gelenler atı görmeye gelir. Bir dağlının böyle bir ata sahip olması olacak iş değildir. Atın sahibi de ortaya çıkmamıştır. Bir gün bir haber gelir Beyazıt paşası Mahmut Han atını aratmaktadır. At Mahmut Hanındır. Atın Ahmet’te olduğunu öğrendikten sonra olanları kabul etmez adamlarını yollatır ve istediği kadar para ve at vereceğini atını geri vermesi söyler. Ahmet atı geri vermez at Haktan gelmiştir. Atı geri veremez. Gelenek budur. Kendi verse köylü buna izin vermez. Mahmut Han bunu duyunca çok sinirlenir ,civardaki beyleri toplar atın geri alınması gerektiğini söyler bir dağlının paşaya karşı gelemeyeceğini söyler. Diğer beyler geleneği biliyordur. At önemlidir. Mahmut Hanın dediklerini sessizce dinlerler. Mahmut Han  daha da sinirlenir. Mahmut Han da geleneği biliyordur .Ancak koskoca bir paşaya karşı gelmiş bir dağlı vardır karşısında. Eğer kendisinden biri atını isterse o da vermez ama o paşadır güçlüdür. Mahmut Han adamlarını da alarak Ahmet’in köyünü basmaya gider. Sofi hariç kimse yoktur köyde buna çok sinirlenir. Nereye gitmişlerdir nereye saklanmışlardır ve köyü yakmaya karar verir Sofi ona şunu söylemiştir “Sen bey değil paşa olmuşsun”, “Sen Osmanlı olmuşsun Paşa. Yoksa bir at için bu işleri başımıza açmaz, evleri yakmaz ocakları söndürmezdin. Ağrının laneti, Ağrının gazabı, Ağrının hışmı senin üstüne olsun Paşa. Babanı tanırım. Yiğit bir beydi. Sen Paşa oldun.

Sen yozlaştın Paşa” bunun üzerine daha çok sinirlenen Mahmut Han Sofinin zindana atılmasını emreder. Mahmut Han nereye saklanmışlarsa onları bulacak hepsini öldürecektir. Her yeri aramıştır civar köyleri de. Hiçbir yerde yoklardır. Sanki Ağrı onları saklamıştır. Bunun üzerine yanındaki diğer beyler 6 ay içinde köylüleri ve atı bulacaklarını paşanın sarayında dinlenmesini söylerler. Mahmut Paşa atı getirmeseler dahi hepsini öldürmekte kararlıdır. Mahmut Hanın 3 kızı 5 oğlu vardır. İçlerinden en yardımsever olan Gülbahardır sarayın dışına çıkar insanlara yardım eder. Mahmut Han da erkek olsaydı yerine geçecek olanın Gülbahar olacağını düşünmektedir. Sofi çok güzel kaval çalan biridir. Gülbahar bir gün bir kaval sesi duyar ve zindana gider Sofiyi köyden tanır ,yaşlı ulu biri olduğunu bilir nasıl olurda bu kadar yaşlı birinin kaval çalmaya gücü vardır ne de güzel çalıyordur .Sofinin yanına giderek neler olduğunu öğrenir. Olanlara çok üzülür. Ahmet’in davranışını çok yiğitçe bulur. Sofi kavalını çalmaya başlar. Gülbaharın gözünden yaşlar gelir, ona sözü olmayan bu parçanın ne olduğunu sorar.

Sofi ona Ağrı Dağın Öfkesini çalmıştır. Gülbahar bu etkileyici şeyin hikayesini merak etmiştir. Atını ve Ahmet’i bulması için Musa Beyi görevlendirmişlerdir. Musa Beye sadece Ahmet’le konuşmak istediklerini söylerler diğer beyler. Musa bey köylüleri ve Ahmet’i bulur ona Sofinin durumunu anlatır ve Mahmut Hanla görüşmesini ister. Bu sırada köylülerde köylerine tekrar dönerler. Ahmet Musa Beyle beraber saraya gider. Mahmut Han ona oldukça kötü davranır  atını vermesini ister. Ahmet atı vermenin geleneğe aykırı olduğunu söyler. Mahmut Han onu da zindana atar. Musa Beye Ahmet’le sadece konuşacaklarını söylemişlerdir, ancak şimdi Ahmet’i zindana atmışlardır. Musa Bey diğer beylere yalan söylediklerini ve “Siz paşanın kulu olmuşsunuz” der. Musa Beyi de zindana atarlar. Sofi Musa Bey ve Ahmet’i zindan da görünce kavalını eline alır başlar çalmaya. Zindancı başı Memo Mahmut Hanın has adamıdır ancak Gülbaharın her istediğini yapmaktadır .Gülbahar onlara yemek götürür ve orada Ahmet’i görür. Ahmet’i sanki daha önceleri görmüş gibidir. Sanki onu tanıyor gibidir. Kavalı Ahmet eline alır, başlar çalmaya Gülbahar da her şey yerine oturmuştur. Ahmet’e aşık olmuştur. Ağrı dağın öfkesinin hikayesi şudur;

Çoban, beyin kızına aşıktı…

Kız da çobana aşıktı. bey bunu duydu. beyin on beş köyü vardı. on beş köyü işte bu Ahuri koyağındaydı. bey dedi ki, şu çobanı yakalayın. şu benim kızıma sevdalanmaya cesaret eden çobanı. ölü ya da diri isterim. sevda kuşu bir ateş oldu, yalımdan bir yuva yaptı, yalımdan bir kavak ağacında. sevda kuşu o yuvada yattı. üç yavrusu oldu.

…çoban Ağrı Dağı’na sığındı. Ağrı Dağı’nın yüreği yalıma kesti. on beş köyün erkekleri yakalamak, öldürmek için çobanın ardına düştüler. delik delik Ağrı’nın her yerini aradılar. çoban yalıma kesti.

kız da bir gün yüreğindeki sevdaya dayanamadı, o da kendini vurdu Ağrı Dağı’na. …ağrı kızı sakladı. kız yalıma kesti.
bir gün çoban duramaz oldu. Ağrı’dan destur isteyip saklandığı yerden çıktı.” sevgilimi bir daha göreyim de beni öldürürse öldürsünler,” dedi. köyün üstüne yürüdü….baktı ki köyün yerinde yeller esiyor. baktı ki az ötede , kendi evlerinin bulunduğu kayanın yanında sevgilisi dolanır durur, iki sevgili kavuştular.

Ağrıdığı zulme, kötülüğe öfkelenmiş, kaldırmış bir parçasını bunların üstüne yollamış. on beş köy tekmil canlısıyla dağın altında kalmış. dağ yutmuş onları. ağrının öfkesi budur. Ağrı’ya karşı çıkılmaz. Ağrı’nın laneti budur.

Ama nasıl olacaktır.

Ahmet ve Gülbahar bir daha Ahmet’i görmeyecektir. O sarayda o köyde .Ya babası ne der bu duruma nasıl karşılar. Üstelik bir de babası onu öldürmeye kararlıdır. Tek onu öldürmesin de bir daha Ahmet’i göremeyeyim diye düşünür. Gidip babasına yalvarsa yakarsa öldürmese onları beni öldürse diye düşünür durur nafile. Babasının huyunu bilir ,kararını vermiştir babası bu durumu kim değiştirebilir. Atı verseler at gelse onları öldürmekten vazgeçer. Bunu sofiye söyler. Sofi atın gelmeyeceğini köylünün atı vermeyeceğini söyler. Kimse bir şey yapamayacak mıdır? Ahmet siz nasıl yaşayacaktır. Yok mudur bir çaresi .Sofiye Ahmet’le onu görüştürmesini söyler. Memo da Gülbaharın sürekli zindana gelmesine üzülür. Onun yüzüne dahi bakamaz onun her istediğini yapar. Mahmut Han kararlıdır. Ona karşı gelenleri asacaktır. Gülbahar bir çare olarak Demirci olan Hüso’ya gider durumu anlatır. Hüso köyde Allahsız olarak bilinen ateşte taptığı düşünülen pek konuşmayan biridir. Hüso Gülbahara bir çare olarak Kervan Şeyhne gitmesi söyler. Kervan Şeyhi de ulu birisidir. O bu durumu çözecektir. Gülbahar Kervan Şeyhine durumu anlatır .Kervan Şeyhi Gülbaharı görünce ne kadar çaresiz ve aşık olduğunu anlar. Ona evine gitmesini atın geleceğini söyler. Gülbahar çaresiz saraya döner. Gülbahar erimiş bitmiştir. Gülbahar zindana gider ve olanları anlatır. Ahmet’le görüşür. Ahmet’te Gülbahara aşık olmuştur.

Sanki birbirleri tanıyor gibidirler. Demirci Hüso kır atı getirip sarayın kapısına bağlar.

Gülbahar buna çok sevinir. Koşarak Ahmetin yanına gider.

Ancak Mahmut Han vazgeçecek gibi değildir .

Atın onun olmadığı söyler. Diğer Paşalar atın onun olduğunu söylerler ama nafile. Mahmut Han yemin etmiştir. Bunun üzerine Demirci Hüso ona der ki “Sen bu ata layık değilsin Paşa. Sen insanlığa layık değilsin der ve atı çözer .Mahmut Hanın gözü kararmıştır yarın dan tezi yok onları astıracaktır. Gülbahar ne yapacağını bilemez artık tek bir çare vardır. Zindancı Memonun zindanın kapısını açması yoksa öleceklerdir. Ancak bilir ki Gülbahar bunu bile bile ve her şeyini vermeye razı halde Memo’nun yanına gider. Memo ne dilerse verecektir.

Gülbahar’ın her istediğini yapan  Memo,  Gülbahar’ın yine  istediklerini yapmayı kabul eder.  Buna karşılık Memo’nun, istediği sadece Gülbahar ‘ın saçından bir tutam saçtır.  Gülbahar saçından bir tutam kesip Memo’ya verir.  Bunun üzerine Memo Ahmet ve arkadaşlarını zindandan çıkartmıştır. Sabah olunca Mahmut Han durumu öğrenir Memo dan hesap sorar Memo dünyadan alacağını almıştır elinde bir tutam saçla kendini uçurumdan aşağı atar ve ölür.

Gülbaharın  biraz saf olan kardeşi Yusuf babasının Gülbaharın yaptıklarını öğrenince hepsini öldüreceğini düşünür ,kendini kurtarmak için Gülbaharın yaptıklarını babasına anlatır.Babası da Gülbaharı zindana atar.

Bütün köylü bu durumu işitir ve sarayın üstüne yürürler.Bunlar korkan paşalar Gülbaharı serbest bırakırlar.

Gülbahar ve Ahmet kavuşmuştur.Şeyhin de istediğiyle Hoşap Beyin Kalesine sığınırlar.

Hoşap Beyi kızı babasından ister karşılığında ne isterse verecektir.

Mahmut Han çok sinirlenmiştir. Ancak Paşalar der ki ulaşılamayacak bir şey isterseniz paşam bu durumdan kurtulursunuz. Mahmut Han da Ahmet’in Ağrı Dağına çıkmasını ve orada ateş yakmasını ister. Eğer dönerse düğünü de yapacağını söyler. Ağrı Dağına çıkıp geri dönen olmamıştır. Ağrı gideni içine almıştır. Bunun çok zor bir şey olduğunu söylerler. Ahmet görevi kabul eder. Herkes Ahmet’i vazgeçirmeye çalışır ama başaramaz. Ahmet Gülbahar eskisi gibi davranmıyor ,bakmıyordu bile. Ahmet kabul edip yola çıkmış, fakat olayı duyan ahali Mahmut Han’ın sarayının etrafında yığılmıştır.

3 gün olmuştur Ahmet ateşi yakmamıştır  Bundan dolayı insanların zulmünden korkan  korkan Paşalar derki “Yarın zulmü bahane ederler, öbürü gün vergiyi, öbürü gün sarayımızı, öbürü gün ekmeği… Ve birikirler birikirler… Yüz bin yılın öfkesi ve de acısıyla… Şimdiki gibi sessiz birikirler. Ve bu kalabalığa güç yetmez. ”Mahmut Han da Ahmet’i affetmek zorunda kalır.

Köylüler hep bir ağızdan “Biz hep böyle,herşeyde birlik olsak ,kimse bize diş geçiremez.Bize dağlar ,şahlar dayanmaz”

Bunu üzerine birçok kişi Ahmet’i bulmak için peşinden yollara düşer. Ahmet te ateşi yakmıştır en sonunda.Ahmetin Ağrının bir parçası olduğunu ,ona bir şey yapmayacağını söylerler.Ahmet geldiğinde durgunluğu devam etmektedir. Gülbaharı da alarak yola çıkar.Bütün belalardan kurtulmuşlardır.

Ancak ikisinde tek kelime etmez. En sonunda Gülbahar Ahmet’e neyi olduğunu sorar. Ahmet’te Memo’ya ne verdiğini sorar. Ve “Zindanın kapısını açan zindancı dünyanın hiçbir yerinde yaşayamaz.” Der. Gülbahar da ne isterse vereceğini ancak Memonun hiçbir şey istemediğini söyler. Ahmet’te Gülbaharı orada bırakıp kaybolur bir daha da geri gelmez.

“O gün bugündür Küp  gölünün oralarda geçenler, gölün kıyısına oturmuş ,kara, ışık gibi akan uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbaharı görürler. Ara da sırada Ahmet gölün sularında Gülbaharın gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet’e yürür.”Ahmet, Ahmet ”diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır. Ahmet Ahmet Sen de benim yerimde olsan benim yaptığımı yapardın .Yeter artık ,gel Ahmet, Ahmet, Ahmet ”Göl kaynar ,Ahmet silinir, Gülbahar silinir .

Ağrı dağı Efsanesi Kitabının destansı masalsı anlatımını beğenmemek elde değil ,kitapta bir aşk hikayesi beklerken kitap size her şeyi veriyor. Ezen ile ezilenin mücadelesi ,birlik beraberliğin önemi, geleneklerin bu kadar önemli olmasını ,insanlara yapılan zulmü görüyoruz. Atın toplumuzda ne kadar önemli olduğunu ,Allah’ın hakkı 3 tür deyimini bir çok şey mevcut. Kitabın en sevdiğim karakteri Gülbahar oldu .Kendini konumundan bağımız olarak halktan biri gibi görmesi, her yolu denemesi gayet güzeldi. Ahret’in de bir paşaya başkaldırısı gayet yiğitçeydi. Memo ise fedakar aşık olarak adlandırabiliriz. Mahmut Han kitabın en kötü karakteridir. Kitap kısa ve resimli olduğundan çok kolay okunuyor. Kitabın büyüsü etkisi altına gireceksinizdir. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

Ağrıdağı Efsanesi Beğenilen Alıntılar:

At gene gelirse bu senin atındır. Atın sahibi bey de olsa, paşa da, Osmanlı Padişahı, Acem Şahı da olsa, Köroğlu da olsa, kelleni verir de bu atı veremezsin. Ve hem de veremeyiz.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Bu muydu bana yapacağınız? Nerede atım? Ahmet geldi. Atım nerede? Atımı iserim. Bu lekeyi soyuma sürdüremem. Paşa atını bir dağlıdan alamadı dedirtemem.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

At bana haktan yadigardır.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

O at benim değildir.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Atın sahibi bir sütsüz çıkarda illede atımı isterim derse dövüş olacak.Ağrını başı kızarsa dünyayla dövüşür.”

AĞRIDAĞI EFSANESİ —YAŞAR KEMAL

“Varsın yaşasın da… Varsın yaşasın. Dağlarda kurt sürüsü kadar çocukları olsun. Varsın o yaşasın da, ben öleyim”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Verseler bile, verseler bile… Atı getirip kapıma bağlasalar bile Cumartesi günü onların boynunu kalenin burcunda vurduracağım. Leşlerini de köpeklere atacağım… Onlar Osmanlıya bir at için başkaldır-mış kişilerdir. Ala şafakta kanları akacak onların. O mendebur, o asi, o bin yaşındaki Sofinin bile…

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Demek at bunun için geldi de kapısında durdu. Demek Tanrı böyle yazmış. Bu at, bu kız Tanrı’nın, Ağrının armağanıdır.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Bu zulümdür Paşa, bu zulümdür. Bu zulüm sürüp gitmeyecek. Sürüp gitmeyecek. At senindir Paşa. Sen bu ata layık değilsin ama, at senindir. Ben yalan söylemem, atı ben getirdim Paşa, at senindir» 

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Mahmut Han bir Osmanlı ,bir kafirdir.

Ağrıdağı Efsanesi—YAŞAR KEMAL

Bu Mahmut Han gelenek,görenek bilmez.O bey değildir,paşadır Osmanlıdır

Ağrıdağı Efsanesi—YAŞAR KEMAL

Ahmet yatağa girmeden önce kılıcını çekti,yankılıcı döşeği iki parçaya bölercesine döşeğin üstüne yatırdı.

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

Her yıl, bahar çiçeğe durduğunda, dünya nennilendiğinde, Ağrıdağının çobanları dörtyandan gelirler, kepeneklerini gölün bakır toprağına atıp üstüne otururlar. Bin yıllık sevda toprağının üstüne otururlar. Tan yerleri ışırken kavallarını bellerinden çekip Ağrıdağının öfkesini, sevdasını çalarlar. Ve gün kavuşurken bir ak kuş gelir… 

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Yeri göğü insan almış. Gökteki yıldızdan çoklar.”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Yüz bin yılların başkaldırma duygusu vardı.Şu konuşmayan,kıpırdamayan öfke…Bir delikanlıyla bir kızın sevdasını bahane eden öfke…”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Kalabalık kadar zekisi  dünyaya gelmemiştir”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Ahmet yiğittir”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Ahmet Ağrıdandır”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

“Hiçbirşey istemedi”

Ağrıdağı Efsanesi —YAŞAR KEMAL

AĞRI DAĞI EFSANESİ TÜRKÜSÜ :

İshak Paşa Sarayı:

Önceki Yazımız:https://margheritaviola.com/2020/07/02/cinder-kitap-yorumu/

1 Comment

  1. […] Önceki Yazıyı Okudunuz mu? Ağrıdağı Efsanesi […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir