Kendi tasarımım yazara ve kitaba yer verdiğim açıklayıcı görsel.

Ay Günlükleri Serisi İlk Kitabı: Cinder Kitap Yorumu

Kitabımızın Ay Günlükleri isimli serinin ilk kitabı Cinder.  Yazarımız Marissa Meyer Daha öncesinde yazarın başka bir kitabını okumamıştım. Genel olarak bakarsak yazarın anlatış şeklini beğendim sizleri betimlemelerle boğmuyor ya da ani gelişen değil üstüne koya koya ilerleyen bir konu var elimizde Kitabın  türü kurgu.

Genel bir şekilde incelemeye başlayalım: Kitap geleceği konu alıyor masal prensesleri gelecekte olsaydı nasıl bir hikaye ortaya çıkardı temelde konumuz bu.  Cinder kitabının geçtiği yer Doğu uluslararası topluluğunun başkenti pekin baş karakterimiz Cinder bir mekanik ustası. Mekanik ustası Cinder kitabının ütopyasında android veya uzay araçları gibi o günün teknolojisindeki aletleri tamir etmektedir. Cinder karakterimizin hikayesi prens Kai ile tanışmasıyla başlıyor. Kitabımızın Dünyasını inceleyecek olursak Dünyada gelişen teknolojiyle beraber sadece Dünya’da yaşam değil Ayda’da bir yaşam söz konusu. Ayda yaşam olarak tek bir devlet var ama Dünyada ki devlet yerleşimi   günümüzden biraz farklı olarak aşırı çok ülke yok. Ana karakterimiz  Cinder’ın Kai ile tanışmasından sonra hayatının aslında sandığı kadar basit olmadığının kendinin dahi bilmediği sır perdelerinin olduğunu fark ediyor.

Bundan sonra anlatıcaklarımda anlatımı güçlendirmek için spoiler’lara yer vereceğim.

Türkiye de basımda kullanılmayan bir kapak.
Türkiye de basımda kullanılmayan bir kapak.

Kitap Yorumu Başlangıç

Cinder Kitabını eleştirecek olursam: Kitabın ilerleyişinde konu hakkında tahmin yapmak zor olmuyor. Mesela kitabımızda bir konu var Prenses Selene konusu. Konu o kadar fazla geçiriliyor ki kimin Prenses Selene olduğunu anlamanız pek uzun sürmüyor. Bunu biraz daha karmaşık bir şekilde merak uyandırarak tahmin edilmesi kitabı daha çekici hale getirirdi. Ay Kraliçesi Levana’nın hikayedeki yeri aslında çok geniş ama sürekli korku ve gerilim kısmında geçmesi karakterin yapısını tam anlamıyla öğrenememizi sağlıyor. Seri bir kitap olduğu için ipuçları şeklinde gitmesini doğru buluyorum.

Karakterleri inceleyecek olursam:

Cinder

Ana karakter olduğu için en iyi şekilde anlatılmıştır. Cinder çok sakin bir karakter kendisiyle sürekli bir çekişmesi var. İçerisinde bulunduğu kendini aşağılama durumu onu dışarıya karşı çekimser ve sakin kılıyor. Karaktere bence bu açıdan çok iyi bir hal verilmiş eğer gerçek hayatla kıyaslayacak olursak bu tip yapıda kendini aşağılayan insanların dışarıya karşı bir kin kusma, kendini olmadığı bir gibi gösterme ve insanlardan nefret duyma gibi  duygular sergilerler tabi  bunun getirisi olarak saldırganlıklarını görürüz. Fakat Cinder karakteri ne kadar iç dünyasında  kendini aşağılasada,  dışarıdan  ona  karşı  ciddi anlamıyla kötülük yapan, hakaret eden ve  onla kısaca uğraşan insanlara bile gayet sakin ve kırıcı olmayan bir karakter bazı çıkışları olsa bile çok yerinde ve en gerekli çıkışlar. Bu özelliği Cinder’ı farklı kılıyor keşke kendini Cinder gibi aşağılama duygusu içerisinde olan insanlar onu örnek alsalar. Cinder’ın karakter gelişimini bu durum iyi yönde etkileyecektir. Sebebiyse kendini aşağılama huyu sakinliği ve kırıcı olmayan yapısı sayesinde bir süre sonra kendini aşağılama özelliği öz güven olarak ona geri dönecektir. Karakterin serinin ilerleyen kısımlarında güçleneceği  çok net bir şekilde belli.

Prens Kai

Prens Kai: Karakterimiz aslında bir çok  kitap, dizi ve filmde görebileceğimiz centilmen, iyi ve akıllı bir karakter. Fakat Babası İmparatorun ani salgın hastalığa yakalanması ve her görevin Kai’e kalması onu bazı kararlarda ikilemlere düşürüyor. Kai karakterinin Cinder’a olan ilgisi daha derin anlatılmalıydı. Çünkü bir anda Kai’nin  Cinder’a karşı  bir ilgisi (aşkı) artıyor. Bu daha yavaş işlenseydi hikaye akışı konusunda  daha iyi olurdu Kai de en beğendiğim karakter özelliği devleti için kendi istediği  aşkından vazgeçmesi. Kısaca  Cinder’ı Levana’ya teslim etmesi. Karakter babasının ölümünden sonra üzerine yüklenen imparator sıfatını en iyi şekilde halkı ve devleti için yapmaya çalışıyor. Ama karakterin bu kadar mükemmele yakın olması benim pek hoşuma gitmedi. Gerçeklik dışı geldi. Belki serinin ilerleyen kısımlarında içindeki çocukluk ve getirisi olarak hatalarını görürüz.

Dr. Earland

Sır perdesinin bir türlü üzerinden kalkmadığı ama son anların şok yaratan bir karakterdi. Karakterin kendini çok iyi bir şekilde kamufle etmesi beni şaşırttı. Hikayede çarpıcı anları bence en fazla olan karakterdi çünkü az geçiyor fakat her şeyi heyecanlıydı.

Ay Kraliçesi Levena

Aslında onu burada fazla incelemek istemiyorum serinin ilerleyişinde üstüne koya koya eleştirmek ve en son serinin ek kitabı olan Levana da tam olarak eleştirmek istiyorum. Ama şu anlık inceleyecek olursam Levana Aylı güçlerini kullanarak insanların onu istediği gibi güzel, zarif ve çekici görmesini sağlıyor. Bu özelliğinden Dünyalıların tamamı etkileniyor fakat Aylılardansa ‘kabuklar’ olarak adlandırılan insanları etkileme gücü olmayan kişiler etkilenmiyor  gerisi etkileniyor. Levana kibirli ve cesur bir karakter. Fakat bazı cesaretler temelini kötülükten alır Levana’nın kide o çeşit bir cesaret. Getirisi sadece kin ve nefret.

En az spoiler verecek şekilde yazmaya çalıştım.

Kitapta Beğendiğim Alıntılar

Farklılıklarımıza rağmen, birbirimizi sevme gücüne sahibiz. Zayıflıklarımıza rağmen, birbirimize yardımcı olmak da bizim elimizde.

Marissa Meyer Cinder sayfa:334

Kitabı bence bir okuyun.

Önceki yazıyı okudunuz mu? Kırmızı Pazartesi

2 Comments

  1. Asya Zekeriya says:

    Çok beğendim devamı ekleyin lütfen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir